Reklamİnsan Takdim
Pek çok kaynak der ki Türkiye’de reklamcılık, Balkan Savaşı dönemlerinde başlar. Tabii kurumsal ve organize reklamcılıktan bahsediyoruz. Ürünlerini satarken akılda kalıcı, hayal gücünü tetikleyici, mani kıvamında parlak cümleler kuran macunculardan, bozacılardan, karpuzculardan dem vuracak olursak çok daha gerilere gitmemiz gerekebilir.
Özetle 2020 yılı itibarıyla 110 yıllık bir mazimiz var.
Bu dönemde pek çok ajans kuruldu. Maalesef sınırlı sayıdakiler bugünlere erişebildi. 70’li yıllarda başlayan ve 80’lerde hız kazanan network ajansların, yerel ajanslarla birleşme operasyonları sonrasında sektörün önemli bir kısmı global ajanslara dönüştü.
Son yıllarda bağımsız ajansların başarı hikayeleri ve kıvraklıklarıyla bu durumun biraz değişmeye başladığını da söyleyebiliriz. Dünyada network yapısında olmaksızın uzun soluklu geçmişe sahip ajans sayısının az olmasının bir sebebi de ajans içinden çıkan ajanslar. Reklam ajansları kurulur, büyür, iddiasını ortaya koyar ve bazen bölünür. Türk Reklamcılık tarihi de bu döngüden nasibini almıştır.
Ajans cephesinde durum bu. Peki ya esas konumuz reklam insanları? Onların durumu daha da karışık. Öncelikle belki de şu soruyu sormak gerekir. Reklamcılık emekli olunacak bir meslek midir? 30-35 yıl çalıştıktan sonra öğretmenlikten, doktorluktan, mühendislikten emekli olabilirsiniz. Ancak reklamcılıktan emekli olmak, mesleğin kendisi gibi bir rutine sahip olmayan, çoğu zaman da istemsizce gerçekleşen bir süreçtir. Bir duyarsınız eskiden yolunuzun kesiştiği biri Ayvalık’a yerleşme kararı almış. Ya da güzel anılarınız olan sizden yaşça büyük başka bir reklamcı dostunuz, zorunlu emeklilik sürecine girmiş. Ne ara oldu, nasıl oldu bilmezsiniz bile. Ya çalıştığı ajans küçülmeye gitmiştir ya da yeni yönetimle anlaşılamamıştır. Belli bir yaşın üzerindeyseniz, sonuç adı tam konmamış emekliliktir.
Bizde meslek yaşamı boyunca Ege’de, Akdeniz’de restoran, kafe, butik otel açmak istemeyene reklamcı denmez. İster işin stresinden deyin, ister denizdeki dalgalar kadar çok ekonomik kriz yaşanan bir ülkede var olmamızdan. Bu sebeple belli bir tecrübeden sonra bu mesleğe devam etmek istiyorsanız sektör sizi ya ajans açmaya ya da bir ajansa ortak olmaya yönlendirir. Sanırım ajanslar bölümünde bahsettiğim bölünmelerin bir sebebi de bu.
Reklamcılıktan emekli olmayı zorlaştıran bir diğer sebep de teknoloji, her gün çeşitlenen medya, trendler ve popüler kültürle çok iç içe bir meslek olmasıdır. Buna yeni jenerasyonları anlamak için gereken yüksek eforu da ekleyebiliriz.
Yaşınız elli beşi geçince eşyanın tabiatı itibariyle adaptasyon gücünüz azalır. Azalmasa bile belki de motivasyonunuz düşer. Bu konuda elbette istisnalar vardır. Olacaktır. Lütfen kimse kızmasın. Tüm bunları okuyan genç arkadaşlarımız iyi de bunlardan bize ne demesin.Türk Reklamcılık tarihi büyük emeklerin, kan ter ve gözyaşının ve zaman zaman dünya çapında başarılar kazanmasının yanı sıra bu dinamikler üzerinde ilerlemiş ve günümüze gelmiştir. Sektörü anlamak için önce insanı anlamak gerekir.
Reklaminsan, Türk Reklamcılığı’nın yol haritasını yani takım yıldızlarını görebilmemiz için, önce yıldızları görmemiz gerektiği felsefesiyle oluştu. 2018 yılında derneğimizin genel kurulunda yaptığım başkanlık konuşmasında yer verdiğimiz 3 önemli projeden biriydi. Belki de en önemlisi. İsim ve inat babası olduğum Reklaminsan platformunun hayata geçebilmesi için ona yakın insan, çok uzun mesailer ve gayretler ortaya koydu. Her birine müteşekkirim.
Reklaminsan, dilerim merkezinde insan zekası, hayal gücü, yetenek ve ekip ruhu olan bu muhteşem sektörü bugünüyle olduğu kadar, geçmişiyle de birleştirir. Genç meslektaşlarımıza köklerini tanıma imkanı verir.