"Hayranlık, kıskançlık ve kendini suçlama arası ilginç bir duygu diyebilirim"
İlkay Gürpınar
TBWA\İstanbul’un CCO’su İlkay Gürpınar, Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümü’nden 1999 yılında mezun oldu. University of Washington/Seattle’da değişim öğrencisi olarak Marketing Minor yaptı. Reklamcılık dünyasına Young & Rubicam/Reklamevi’nde reklam yazarı olarak başlayan Gürpınar, bu görevinin ardından üç yıl çalıştığı Alametifarika’da tüm markalardan sorumlu kreatif direktör konumuna geldi. Ardından 2006 yılında halen bünyesinde bulunduğu TBWA\İstanbul ailesine katıldı. 10 yıldır çalıştığı TBWA İstanbul’da şu anda CCO olarak görev yapıyor. Aynı zamanda TBWA Global Kreatif Yönetimi olan Band of Brothers’ın da yedi üyesinden biri.
2010 yılında AdWoman tarafından dünyanın en etkili kadın kreatif direktörlerinden biri olarak gösterilen Gürpınar, 2013 yılında ise Women-to-Watch (Fark Yaratan Kadınlar) araştırmasında “Türkiye’nin En Başarılı 15 Kadını” arasında gösterildi. İlkay Gürpınar başta Cannes Lions, Eurobest, Golden Drum, New York Festivals olmak üzere birçok uluslararası yarışmada jüri üyeliği yaptı. Tüm bunların yanı sıra The Golden Drum, Eurobest, Epica, The One Show, New York Festivals, Cannes Lions, D&AD, Clio gibi uluslararası yarışmalarda yüzlerce ödül aldı. Yapmış olduğu kreatif çalışmalarına müziği de dahil eden Gürpınar, “Akbanklı Hep Farklı”, “Hürriyet Benim”, “Burada Burada Hepsi Burada” ve “HOPİ” gibi jingleların bestelerini üretti.
İlkay Gürpınar jürilik yaptığı organizasyonlarda dikkat edeceği şeyleri şöyle anlatıyor, “Anlatım becerisi arıyor olacağız. Anlatmak istediği konuyu ne kadar yalın, ne kadar etkili ve ne kadar taze bir fikirle ve uygulama diliyle anlatabilmiş, bunlar önemli. Tazelik özellikle, benim kişisel olarak çok heyecan duyduğum ve önemsediğim bir konu. Her gün onlarca reklam görüyoruz. Dürüst olalım, işlenen konular da az çok benzer konular. Daha önce defalarca gördüğümüz bir mesajı, daha önce görmediğimiz bir şekilde verebilmiş mi? Sadece uygulamasında değil, yaklaşımında bir yenilik, bir tazelik var mı? Ve tabii son olarak işçilik. Ne kadar iyi hayata geçirilmiş… Fikir, gidebileceği en ileri noktaya gidebilmiş mi? Yoksa yolun yarısında yorulup kalmış mı… Uygulamasında bir tazelik var mı? Bazen bir işe bakınca, o iş için sarfedilen saatleri görüyorsunuz. Çalışan kalabalıkları hissediyorsunuz. Onlarca kişi ne kadar da emek vermiş diyorsunuz… İşçilik de değerlendirmemizin önemli bir kısmı olacaktır. Özetlemek gerekirse her iyi iş, işini seven bir kreatif direktörde ince bir imrenme duygusu yaratır. Hayranlık, kıskançlık ve kendini suçlama arası ilginç bir duygu diyebilirim. “Bunu neden ben düşünemedim veya yapamadım” hissi. Bir odaya kapanmış kreatif direktörler olarak esas olarak bu duyguları uyandıran işler peşinde olacağız.”
İlkay Gürpınar ile ilgili bir anınızı yazmak için lütfen giriş yapın.